Su topu Milli Takımının bir oyuncusu
anlatmıştı:
'Evliliğimin dördüncü yılında eşimle ilişkimiz tek düze bir hâl
almıştı. Heyecansız ve sıradan. Severek evlenmiştik hâlbuki...
Bir gece evde İnternette dolaşırken, bir erişim sisteminde, bir
yerde o 'Tanışma Hattı' na rastladım. Geceler boyu bilgisayar başındaydım
artık. Bıraktığım mesaja her gece bakıyordum. Beş gün sonra
cevap geldi. 'Vefâsız' diye rumuz kullanmıştım. Gelen cevabın
rumuzu, bir Türk filminden mülhem 'Goncagül' kelimesiydi. Gerçekten
oraya da mesaj geçince, artık özel yazışmalarımız başlamıştı.
Tek problemimiz, o gündüz ben gece yazabiliyorduk. Buluşma teklifimi
kabul ettiğini öğrendiğim gece uyuyamadım. Heyecanımı eşime
belli etmemek için, büyük çaba harcıyordum ama nâfile... Sabah ne
giyeceğini akşamdan hazırlamaya kalkan, ikide bir dişlerini, saçlarını
kontrol eden, yatakta sağa sola dönüp duran bir adam ne kadar
saklayabilir ki heyecanını?.. 'Aşk insanı silâhsız bırakır.'
diye boşuna dememişler. Buluşma yerimiz Dolmabahçe'deydi. Öğleye
kadar kulüpte bekledim. 'Bekledim' sözü, de ne demek, saate baka baka
saatlerce volta attım. Akrep niye bu kadar ağır ilerliyor? Yelkovan
gibi hızlı olamaz mı? 'Ne çıkacak, nasıl bir tip?' gibi merakla
karışık korku soruları da kafamda fink atıyor. Parolamız, bir günlük
gazeteydi. Belirlediğimiz bankta gazeteyi okuyordu. Arkasından
korkarak yaklaştım: 'Merhaba Goncagül!' Yavaş ve kendinden emin
hareketlerle ayağa kalkıp, yüzünü bana döndüğünde,
sendeledim!.. Düşmemek için banka yapıştım. 'Merhabâ vefâsız!'
dedi... Eşimdi!.. |