O gece erken yatmıştım. Açıkçası
ben erken yatmayı severim ama inanın uyumam. Düşünürüm. Belki de
hayal kurarım. Bu benim için vazgeçilmez bir hediye. Hediye çünkü
hayal etmek bize yaşamak için iki tane dünya verir. Sınır
yoktur,kural yoktur ve her şey sizin için tasarlanmıştır. Karizma
vardır her tarafında, zekilik vardır vazgeçilmez bir sistemle. Her
şeyi istersiniz kendinize bakmadan, kimseye sormadan ve izin almak
zorunda kalmadan. Hayatın gerçekte alışılmış bir sıra olduğunu
anlarsınız hayalleri anladığınız zaman. Belki de bu bir fırsat.
Belki de biz gerçekte hayallerde yaşıyoruz. Belki de bu dünyanın üzerinde
değiliz. İstemez miyiz? Hangimiz hayal kurmadı? Biliyorum hepimiz
kurduk. Çünkü biz insanız. Hayat bizim için değil. Biz daha hayatın
ne olduğunu anlamak istemeyen bir ırkız. Onu yeri geldiğinde göklere
çıkartıyoruz, yeri geldiğinde ise üstünde tepiniyoruz. Peki nerden
kaynaklanıyor bu tutarsızlık. Niçin böyleyiz? Zaman gelir ayrıntılarda
boğuluruz, zaman gelir kimseyi sevmeyiz, herkese sinirlenip kendimizi
ilan ederiz boş kalıplara ve her şeyin bitişini bir türlü kabul
edemeyiz sıra bize gelince. İlginç olan ne? Hayat mı? Yoksa biz mi?
İyi bir soru. Gülelim çünkü komik... Ağlayalım çünkü hüzünlü...
Susalım çünkü boş... Konuşalım çünkü biz insanız. Daha basit
bir sevgide tereddüde düşen, hem beceriksizliğine ağlayan hem de
ukalalığını hiçbir göğe sığdıramayan insan nasıl olur da bazı
şeyleri hayal etmez. Kendine ait her şeyde yoksulluk çeken bu garip tür
varolmaya ve bu yolla acı çekmeye hep mahkum olacak. Çünkü biz gerçeklerle
hayal ettiğimiz şeyleri karşılaştırmak yerine onların yerini değiştiriyoruz.
Bu bir yoksunluk tanımı. Ve biz bunu defalarca ezberlemekten bıkmıyoruz.Pişmanım...
Evet pişmanım. Çünkü insan olmamla, yeri geldi çok övündüm.Özür
dilerim... |