www.kebir.net
  "Hayatı derinlerde yaşayanların sitesi"

       Sadece paylaşmak için...


 ANA SAYFA | TÜRKÇE MÜZİK | ŞİİRLER | YAZILAR | DİN ve HAYAT | HİKAYELER | BANA ULAŞIN! | AMACIM 

MUTLULUĞU SATIN ALABİLİR MİSİNİZ?

Mutlu olmayı kim istemez ki? Bunun cevabı herhalde herkestir. Ama her şeyin bir bedeli olduğu gibi mutlu olmanın da bir bedeli var. Belki de hayatta ödediğimiz en ağır bedellerden biri olabilir. Bazı insanlar hayattan beklentilerini çok yüksek tutarlar. Zannederler ki bu yükseklik onların mutluluklarının seviyesini de arttıracak. Oysa ki mutluluğun fiyatı ya da seviyesi yoktur. Onu sahip olduğunuz bedene tattırabilirsiniz. Ama bedeniniz nankör davranacaktır. Oysaki ruhunuz mutluluğu anlayacak ve hayatınız boyunca hiç kaybetmeyeceğiniz bir yerde onu saklayacaktır. Eğer bir şeyi satın alamıyorsanız, ona paha biçilemiyor demektir. O zaman mutluluk sahip olabileceğimiz en yüce şeydir. Bazen yanı başımızda duran mutluluğa yüzümüzü ekşiterek bakarız hayatımız boyunca. Çünkü mutluluğun ne demek olduğunu anlamamışızdır. Oysa mutluluk bazen basit bir tebessüme karşılık vermek ya da sağ ol be dostum lafını kulaklarımızdan heyecanla içeri sokmaktır. Bazen mutluluk sıra dışı zamanlarda içinde ilginç bir huzur hissetmek bazen ise dünyayı karşına alıp mücadeleye girişmektir. Ya da eski arkadaşlarınla haylaz günleri hatırlamak ve özlemini içine gömüm hayata delicesine bağlanabilmektir. Aslında mutluluk satın alınması çok kolay bir şeydir. Ama yanlış olan insanların onu neyle satın almak istedikleridir. Eğer siz satın almak için doğru karşılığı verirseniz, mutluluğu çok ucuza hayatınıza katabilirsiniz. Unutmayın ki; arabalarla, milyarlarla, yatlarla, ünle ya da bunun gibi geçici şeylerle sağladığınız mutluluk sizin sadece ileride sahip olduğunuz şeylerden çok daha değersiz gördüğünüz toprak olacak bedeninizi tatmin eder. Ne zaman ruhunuzun dışarı özgürce çıktığını hissedersiniz işte o zaman mutluluğu yakalarsınız. Ufak şeylerle kendinizi mutlu etmeye çalışın çünkü gerçek mutluluk onların arasında gizli!          


Yazan Melih SARIOĞLU

Geri Dön

 


©kebir