Suçun devamlı arttığı dünyada yaşama
standartları da eşitsizliğe doğru sürekli ilerliyor. Belki de suçun
en önemli nedeni bu. Yani insanların bencilliğe inanması ve bu
olguyu içlerine sokması. Çoğu insan yalnızca ama yalnızca kendini
ve kazancını düşünüyor. Çünkü başkalarının hayatı ve
mutluluğu onları hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Oysaki yaşamın kaynağı
paylaşmaktan gelir. Eğer paylaşmazsak, kendi yaptıklarımızın
kaynağını başkalarında görmezsek, hep "ben" dersek bu
bize geçici bir rahatlama sunar. Ama bunu bazı insanlara anlatamazsınız.
Çünkü Allah'ın dediği gibi "sen sağırlara işittiremezsin".
Bugün suç her zamankinden farklı bir boyuta sahip. Yıllar geçiyor,
teknoloji gelişiyor ama inanın insanlar hiç değişmiyor. Bana göre
değişen sadece görüntü ve şekil. İç dünyamızda en ufak bir
gelişme yok. Hep aynıyız. Sürekli kazanmayı ve istemeyi biliyoruz.
Bu da bazı insanları kurduğumuz yaşamdan dışarı çıkartmamıza
neden oluyor. Ben şuna inanırım; hiç bir başarı veya hiç bir suç
yalnız bir kişiye ait değildir. O yüzden suçlulara bakarken bakış
açımızı biraz genişletmeliyiz. Yoksa olayın sadece basit yanını
görürüz. Birisi suç işledi. Cezasını verdik. Belli bir zaman
sonra cezasını bitirdi ve dışarı çıktı. Ama yeniden yaptı. Bu döngüyü
anlamak ya da bilmek zor değil ki her gün haberlerde görüyoruz. Peki
bunun kaynağı ne? İşte asıl olan bu. Eğer insanlara yaşama fırsatı
tanımazsanız cezanızı böyle çekersiniz. Eğer mahalledeki herkes
yardıma muhtaç olan birine zamanında yardım ederse o mahalle bir
gelecek kazanmış olur. Ama kimsenin umursamadığı bu hayali gerçekleştirmek
için inanan yürekler lazım. Benim için bu hayal değil. Sizin için
de olmasın. Kısastan kastım da bu. Bugün biz ne yaparsak ya da -doğrusu-
ne yapmazsak gelecekte de onu karşımızda hatta sinsice arkamızda
buluruz. Toprağa ne ekileceği bizim elimizde. Onu temizlemek de bizim
elimizde. O zaman neden hala çalışmıyoruz? Neden hala kendimizi düşünüyoruz?
Cevabı basit: Biz yaratanına bile nankörlük eden bir varlığız,
insana ve yaşama mı nankörlük etmeyeceğiz? |