Bence hayatın iki yönü var. Bir tanesi
insanların daha çok algılamak istediği bedenin dünyası. İkincisi
ise, insanların pek umursamadığı ve yaşamakta zorlandığı ruhun dünyası.
Belki bunlara farklı isimler takılabilir ama tanımları aynı olacaktır.
İnsanların beden dünyası çok dardır. İnsanlar bunun aksine bu dünyanın
sınırlarını zorlamaya ve olabildiğince bu dünyadan zevk almaya çalışırlar.
Ama nankör olan bu dünya, alınan bu zevki hiç bir zaman yeterli
bulmaz. Bunun örneklerini yaşantımızda görebiliriz. Eğer insanlar
için önemli olan birleşmelerden bahsedersek, bedenin yaşantımızda
ne kadar etkin olduğunu anlarız. Çoğu insan bedensel ihtiyaçlarını
tatmin etmek ve gidermek için hayatını ve benliğini birleştirir.
Oysaki sadece bedenlerde yaşanan bir birleşme insanı sıradan ve geçici
zevklerin ötesine götürmez. Gerçek huzur ve mutluluk insanların iç
dünyalarında da birleşmesiyle olur. Bu yüzdendir ki, iç dünyalarını
tanımaya çalışan çiftler ve içlerindeki gizemi arayanlar bu
mutluluğu sonsuza kadar sürdürürler. Bunu insanların çoğu önemsemez
çünkü gerçekleştirmek ve devam ettirmek çok zordur. Ama yaşamı
boyunca bu tür birleşmeleri arayan insanlar da vardır. Ve bu insanlar
yaşamları boyunca aradıkları yüzünden gerçek mutluluğa ulaşmayı
hak etmişlerdir. Her sabah kalktığınızda eşinize farklı bir
sevgiyle bakamıyorsanız, onda var olan gizemi aramıyorsanız artık
aranızdakiler yaşamın getirdiği formalitelerdir. Sevdiğinizin gözlerinin
rengine değil, içinde yazanlara bakın. Eğer hayatınızı sadece
bedeninizin isteklerine ve arzularına göre şekillendirirseniz sahip
olduğunuz ruhunuzu ebediyen kaybedersiniz. Yaşamın iki boyutunda da
mutlu olmak istiyorsak bedenimize ve ruhumuza hakim olmalıyız. Bunun
yolu da bedenimize iç dünyamızı tanıtmaktan geçer. |