Yürüdüğümüz yollar ve soluduğumuz
hava... Bize ne kadar da basit ve anlamsız geliyor. Gerçekte ise,
cesaret dolu sıcak kanların boyadığı bu topraklarda nice umut dolu
yürek kendini yarınlar için feda etti. Bugün yaşamın getirdiği tüm
güzellik ve mutlulukların kaynağında binlerce iyi niyetli insanın
acılarla dolu gözyaşı var. Ne biten son gözyaşı ne de var olacak
son umut bu aslında. Yaşadığımız toprakların aynasında, masum
insanların feryatları ve verdikleri bağımsızlık mücadelesi bize
haklı sorusunu sorarcasına bakıyor. Benliğimizi bu topraklar uğruna
feda etmeye değdi mi? Aslında onlar bu soruya yıllar önce yaptıklarıyla
cevap verdiler. Şimdi ise sıra bizlerde. Biz onların yaptığı
fedakarlığın ne kadarını yapabildik? Umutlarımızı, geleceğimizi,
sevdiklerimizi terk edip vatan ve millet uğruna neleri göze aldık?
Elinde o güne kadar sadece kalem tutmuş gencecik liseli çocukların
havasını bile solumadıkları savaşın kanlı toprağında tazecik
ama bir o kadar olgun ruhlarını vermeye değdi mi? Bunun cevabı;
unutmayı alışkanlık haline getirmiş, sıradan bir yaşamın eline
koluna yapışan, acıyı, sevgiyi, özgürlüğü anlamayan, sadece
kendini ve kendi saplantılarını düşünen insanlar için tabi ki
"hayır" dır. Ama ruhunu bedenine egemen yapan, hürriyeti,
birliği ve egemenliği kendi omuzlarında taşımaya her saniye hazır
olan, damarlarında taşıdığı mirasıyla kendine güvenen, azim
dolu, cesur ve bir o kadar olgun olan insanların cevabı
"evet" tir. Bugün bağımsızlık mücadelesi veren şehitlerimiz
ve gazilerimiz için yapılan anma törenleri sadece küçük bir teşekkürdür.
Asıl teşekkür, uğurlarına feda ettikleri canlarının her şeyin üstünde
bir yerde olduğunu kanıtlayacak kadar çalışmak ve onların
bedenleriyle toprağın altında besledikleri bu bereketli yurdu hak
ettiği seviyeye taşımaktır. Unutmayalım ki, geçmişini unutan onu
tekrar yaşamak zorunda kalır! |