|
||
|
||
ANA SAYFA | TÜRKÇE MÜZİK | ŞİİRLER | YAZILAR | DİN ve HAYAT | HİKAYELER | BANA ULAŞIN! | AMACIM |
BİLİM ve İSLAMİYET |
|
Şu ana kadar bu tartışmalar ve karşılaştırmalar
ya da bu iki kavramın uyumları hakkında çelişkiler olmuştur. İslamiyet
tam anlamıyla bilime ve ilime dayandırılmış ve bu iki kavramın
temelinde insanlara mantığı aşılamaya çalışan bir dindir. Bir çok
ayette Allah'ın insanlara hitabı akla ve ilme sahip
şeklinde olması bunun kanıtıdır. Ama Türkiye'de özellikle İslamiyet
kırık dökük mantıklara ve anlamsız duygulara oturtulmuş durumda.
Bir çok olgunun ya da eylemin mantığı aranmak yerine işin kolayına
kaçarak duygusal yöntemlere başvuruluyor. Belki de buna cahil
duygular demeliyiz. Bir çok insana göre İslamiyet'in önerileri bir
kurallar zincirinden oluşuyor ve bunların mantıksal yanını araştırmanın
bir anlamı ve yolu yok. Halbuki daha ilk gelen ayette Allah "oku"
demiştir. Ama insan bu hep tersini yapmak zorunda. Bu dar kalıplara,
anlamsız duygulara ve bir o kadar da çıkarcı amaçlara sıkışıp
kalmış olan İslamiyet, aslında tam anlamıyla bilime ve eğitime bütün
yönlerini açmış bir yaşam felsefedir. Bir yaşam tarzıdır. Onu
kurallar bütünü ya da bir anayasa gibi görmek bence büyük bir yanlış.
Allah'ın kimsenin inancına ya da ibadetine ihtiyacı yok. Zaten Allah'ın
söylediklerinin tamamı insanlar içindir. Biz bütün her şeyi
kendimiz için yaparız. Allah için değil. O bize önerir. Yapıp
yapmamak bize kalmış ya da inanıp inanmamak. Ama gerçeklere dikkat
etmeliyiz. Sadece annemiz, babamız, dedemiz ya da çevremizdekiler inanıyor
diye inanmamalıyız. Ama maalesef Türkiye'de bu böyledir. Yalnızca
kalıplaşmış şeyleri yapmanın dışına bir türlü çıkamıyoruz.
Düşünmeliyiz. Neden Allah'ın bunu önerdiğini düşünmeliyiz. Düşünmeyen
bir insan Allah'ın istediği insan değildir. Günde 100 vakit namaz kılmak
ya da belli günler oruç tutmak hiç bir şeyi başardığımızı göstermez.
Çoğu insan bunları bir kural statüsünde yapıyor. İstediği için
değil. Neden namaz kılıyoruz ya da neden oruç tutuyoruz. Eğer
bunların anlamını kavrayabilirsek işte o zaman gerçekten hedefe
yaklaşmış oluruz. Allah'ı kafamızda ulaşılmaz bir hedef olarak
yaratmanın ve bu mantığı beslemenin bir anlamı yok. O bizi çok
seviyor ve sadece birbirimizi sevmemizi ve kendisine hak ettiği teşekkürü
vermemizi ve saygıyı göstermemizi istiyor. Kuran tamamıyla kanıtlara
ve mantığa dayanmıştır. Hem fiziksel hem de ruhsal ihtiyaçlarımızı
karşılamak İslamiyet için çok kolaydır. Bize düşen önce
beynimizi sonra ise kalbimizi bu işe ortak etmektir. NOT: Lütfen bu konuyla ilgili www.kuranvebilim.com adlı siteye girerek İslamiyet'in ne kadar gerçek bir din olduğunu görün. |
|
©kebir