İnsanlarımızın en büyük sorunlarından
birisi ciddi davranmamız gereken olaylarda çok bayağı ve basit düşünmemiz.
Bunlardan en önemlisi eğitim. Bundan kastım her türlü eğitim. Bu
konuda ise ben din eğitiminden bahsedeceğim. Aslında bunu din eğitimi
olarak adlandırmak istemiyorum çünkü dini hayatın olgularından
farklı bir olguymuş gibi ayırmak yanlış. Sorun da zaten buradan
kaynaklanıyor. Biz dine yanlış bir açıdan bakıyoruz. Kuralcı ve
basit bir düzen içinde gençlere bunu anlatıyoruz. Oysa din bir bilim
ve yaşam felsefesidir. Bu yüzden bu sistemin ve eğitimin uzmanlık çerçevesinde
verilmesi gerekir. Yanlış sistemlerle ve öğretilerle sadece zaman değil
insan beyni de kaybediyoruz. Çünkü bugün kazanamadığımız her
birey bizim kaybımızdır. Öğrettiğimiz kalıpsal şeylerin bir türlü
dışına çıkamıyoruz. Özellikle Allah'ı ve söylediklerini gençlere
bir türlü anlatamıyoruz. Bu anlatımlarda sürekli korku olgusunu
kullanıyoruz. Örnek vermek gerekirse; yapılan yanlış şeylerde çocuklara
Allah'ın sopası olduğunu ve onu cezalandıracağını söylüyoruz.
Bu yanlış! Çünkü çocuk bu eğitimle Allah'ı kafasında bir
cezalandırıcı olarak görüyor. Halbuki Allah bize şefkatle yaklaşıyor.
Ama biz insanlarımıza Allah'ı, kurallar ve baskı içinde tanıtıyoruz.
Bu da insanların hayatlarında hiç bir şeyi sorgulamamasına neden
oluyor. Bu çok kötü. Neden mi? Bugün bizim başımıza ne geldiyse,
kafamızda bir şeyleri yoğurmamaktan geldi. Her şeyi çöp kutusu
gibi kabul ediyoruz. Beynimizi kullanma zahmetine girmiyoruz. Dinde de
bu hiç farklı değil. Bugün dinin felsefesi öğretileceği yerde
kuralları ve kalıpsal biçimleri öğretiliyor. Yani her şey hazır.
Ama insan ne yapacak? Hiç... Sadece ezberleyip, cezalandırılmamayı
umacak. Oysa bizim hedefimiz Allah'ı anlamak ve onun dostluğunu
kazanmak olmalı. Yapılan tek şey surelerin Arapça'sının
ezberletilmesi. Eğer bu doğru bir şey olsaydı, bugün İslam ülkeleri
bu kadar geride olmazdı. Hatta bu ülkeler kendi içlerinde bile İslamiyet'i
anlamamışlar ve anlatamamışlar. İşimizi ciddiye almalıyız. Çünkü
sahip olduğumuz zor bir emanettir. İnanmayan ya da İslamiyet'i saçma
bulan insanlara kızmak ve sövmek yerine onlara bu kitabın ve dinin ne
kadar doğru ve güzel olduğunu kanıtlamaya çalışmalıyız. Bunu
nasıl mı yaparız? Yaşayışımızla, fikirlerimizle, davranışlarımızla,
bakış açımızla ve kendimize olan güvenimizle. Tek hedefimiz en güzel
dostluğu kazanmak. Allah'ın dostluğunu kazanmak. Bunun için önce
O'nu anlamalıyız. Anlamak içinde okumalı ve araştırmalıyız.
Hepimize kolay gelsin... |