Bir çok insan İslamiyet'i duyduğu ya da
gördüğü kadarıyla yaşıyor. İnsanlar araştırmayı sevmiyorlar.
Yatıp bir çok şeyin önlerine gelmelerini tercih ediyorlar. Eskiler böyle
yapmış, eskiler şuna doğru demiş, eskiler buna yanlış demiş.
İşte kendi benliklerinde "eskilere" aitler. Halbuki İslamiyet
yenilenmeye alışkın bir ruha sahiptir. Sürekli bir gelişimin isteğini
duyar. İnsanlar niye inanırlar? Bir bedel var mı? Yani Allah cenneti
vaat ediyor. Peki bu mu bizim ödülümüz? Hayır. Hissetmek; bence
bizim ödülümüz bu. Allah'ı hissettiğimizde, neyin doğru neyin
yanlış olduğunu daha iyi anlıyoruz. Sevdiklerimizi ve nefret
ettiklerimizi ayırmasını biliyoruz. Yaptığımız şeyleri, camekana
koymak için yapmıyoruz. Biz bunları hissettiğimiz için yapıyoruz.
Bir insan bir iyilik yapabilir. Bu kolaydır. Ama eğer gerçekten
hissetmişse bu zor olandır. Çünkü, hissetmek güçlü insanların
yapabileceği bir oluştur. Ve Allah güçlü insanları sever. İslamiyet
güçlü insanlar meydana getirmek için gelmiştir. Yaptıklarımız
bir sona yaklaşınca az gibi gözükmeye başlar. Bu bizi hüzne ve
telaşa sokar. Hayatı tam anlamıyla değerlendirememekten korkarız.
Sonra her zaman olan pişmanlık başlar. Çünkü idealimiz olan şekilci
dostumuz ortadan kaybolmuştur ve kendine yeni kurbanlar aramaya başlar.
İslamiyet'in en önemli özelliği, insanlardaki benliği ve kendine
ait olanları ortaya çıkarmaktır. Yeni bir varlık yaratmak değil.
Özenmek kötüdür. Kendinde, kendine ait mutluluğu yakalayabileceğin
her şey var. Yeter ki bunu keşfetmeyi bil... |