Dünyanın en samimi ve
sıcak ismidir anne!..Varlığımızın sebebidir onlar…Ufacık bir bebekken
bizlere bütün mesaisini ayıran,gecesini ve uykusunu bölen,yemeyip
yediren,içmeyip içiren ve merhamet kanatlarını ardına kadar açıp bize
sığınak yapan bu cefakâr insanların hakkını ödemek mümkün müdür?Hiç
sanmıyorum.Öderim diyen mübalağa yapıyordur. Kadını müşfik ve merhametli
kılan annelik duygusudur.Dünyanın en muhterem varlığı annelerdir.Dinimiz
anneye itaat etmeyi, vazifelerin en mühimi olarak görmüştür.Annesi ve
babası sağ olanlar,bu mümtaz insanların varlığını bir fırsat ve nimet
olarak görmelidir.Keza onların gönlünü alarak en kısa ve kestirme yoldan
cennete ulaşmış oluruz.Hadiste belirtildiği gibi: “Cennet anaların ayağı
altındadır.”Yaşadıkları sürece onlara “Öf” bile dedirtmemeliyiz.Onlara iyi
muamele etmek,cennete gidişimizi kolaylaştırır. Resulullah Efendimiz, anne
babaya hizmeti bir nevi cihat olarak görmüştür.Hadis ravilerinden İbnu
Amr’ın, Peygamberimizle ilgili olarak naklettiği şu hadise çok manidardır:
“Bir adam ,cihada iştirak etmek için Efendimiz’den izin istedi.Resulullah:
“Annen baban sağ mı?” diye sordu.Adam “Evet” deyince “Onlara hizmet de
cihat sayılır,sen onlara hizmet ederek cihat yap” buyurdu. Dünyada anne
sevgisinin yerini tutacak hiçbir sevgi yoktur.Çocuklar annelerinin gözünde
hiç büyümezler.Doksan yaşındaki annenin,yetmiş yaşındaki oğlunun başını
dizinin üzerine koyup okşadığına çoklarınız şahit olmuştur.Annelerin
karşılıksız ve katıksız sevgisi yıllar geçtikçe tüm tazeliğiyle sürüp
gider. Atalarımız : “Yuvayı dişi kuş yapar” diyerek anaların önemini
vurgulamışlardır.Her ne kadar evin reisi babaysa da, elmanın iki eşit
yarısı hükmündeki bu iki cins,örnek bir işbirliği içerisinde çocuklarına
sıcak bir zemin hazırlarlar.Karı koca arasındaki huzursuzluk aynen
çocuklara da yansır.Dünyanın cennet ya da cehenneme dönüşmesi biraz da
ebeveynin elindedir.Hayattan zevk almak ailedeki huzurla mümkündür.Müspet
ortamda yetişen çocukların ruh sağlığı bozuk olmaz.Çocukların,
annelerinden uzun süre ayrı kalmaları,onların ruhî gelişimini olumsuz
olarak etkilemektedir.Anneler çocuğun ilk öğretmeni olma
konumundadır.Problemleri çözmede çocuklara rehberlik ederler.Kişiye her
gün balık getirmektense,ona balık tutmayı öğretmek daha faydalıdır.İşte
çocuklarımıza yardımcı olurken de bu ölçüye riayet etmeliyiz. Çalışan
annelerin,çocuklarıyla istenilen düzeyde ilgilenmeleri mümkün
değildir.Fiziksel ve ruhsal olarak anneden ayrı kalma,davranış
bozukluklarına yol açabilir.Çocuk mazeret kabul etmez.İlgi,sevgi,şefkat ve
merhamet bekler. Anne ve babaya duyulan sevgi ve iştiyak,edebiyatımızda da
yaygın bir tema olarak işlenmiştir.Özellikle şiirde,anne sevgisi önemli
bir konu başlığıdır.Anneleri senede bir defa anmak asla yeterli
değildir.Bence her gün anneler günüdür.Bu gibi belirli gün ve haftalar
ancak birilerinin ticarî gayelerine hizmet edebilir.Annelerimizin
kıymetini yaşarken bilelim.Onları yılın üç yüz altmış beş günü hoşnut
etmenin yollarını araştıralım.Çünkü ana gibi yâr olmaz.Sözlerimi Üstad
Necip Fazıl Kısakürek’in “Anneciğim” adlı şiiriyle bitirmek istiyorum: “Ak
saçlı başını alıp eline, Kara hülyalara dal anneciğim! O titrek kalbini
bahtın yerine, Bir ince tül gibi sal anneciğim! Sanma bir gün geçer bu
karanlıklar, Zulmetin ardında yine zulmet var! Çocuklar hıçkırır,anneler
ağlar, Yaşlı gözlerinle kal anneciğim!” |