Hayat yıllardır kendi oyunuyla başımızı
döndürüyor. Yaptıkları ya da bize yaptırdıkları sayesinde dünya
bu hale geldi. Yaşarken o kadar az düşünüyoruz ki bizden ufak her güçten
korkar hale geliyoruz. Oysaki o güçleri besleyen de bizim pısırık
korkularımız. Maalesef yaşadığımız her şey bize yeni bir korku
ve stres yaşatıyor. Sahiplendiğimiz korkular ve stresler o kadar
evcil ki bazen onların yokluğunu arar hale geliyoruz. Her olayda ya da
her başarıda kendimizi bu korkuların sağduyusuna bırakıyoruz. Aslında
onlar ruhumuzun boşluklarına sığınıp cırtlak naralar atmaktan başka
bir şey yapmıyorlar. Biz ise yankılanan her sese kulak verme ihtiyacı
duyuyoruz. Dedim ya hayatımızın belki de çoğu bu korkularımızı
ve stresimizi ortadan kaldırmaya çalışmakla heba olup gidiyor. Bazen
aklımıza, her şeyden kaçıp bu yapışkan şeylerden kurtulmak
geliyor ama çok geçmeden bunun da daha büyük bir korku yaratacağını
anlıyoruz. Elimiz kolumuz bağlı hiç bir şey yapamadan hayatımızı
böyle sürdürmeye mahkummuş gibi yaşamaya çalışmak bizi günden güne
sıradanlaştırıyor. Her gün aynı şeyler, aynı korkular, aynı
stresler... Peki yaşam bu kadar basit ve anlamsız mı? Yaptıklarımız
hep aynı ya da hep aynı korkuların başlangıcı oluyor. Ne hissettiğimiz
acılar bitiyor ne de yapmak istediklerimiz. Aynı hiç sonunu göremediğimiz
bir okyanusun içinde boşuna çırpınmak gibi. Bunun nedeni bence
gayet basit: Biz korkuya hep yanlış yerlerden bakıyoruz. Onu anlamak
yerine düşünmeden yaşamayı tercih ediyoruz. Oysa neden ve nasıl
korktuğumuzu içimize bir anlatabilsek her şey kendiliğinden düzelecek.
Gerçekte bütün korkular içimizin ta örümcek kaplamış
derinliklerinde. Tabi bu saatten sonra kim uğraşacak o tozlu
mekanlarda değil mi? Kim cesaret edecek kendi derinliğiyle yüzleşmeye?
Ya da kim pısırık bir ruhla yaşamaktansa kendini anlayan ve her şeye
iyi yönüyle bakan bir bütünle hayata devam etmeyi tercih eder? Bence
siz etmelisiniz. Ne göğe bakın ne de yerin derinliklerine. Ne anlamsız
karmaşık cümlelere ne de çok bildik nasihatlara kulak asın. Siz önce
ama önce kendi içinize bir bakın. Emin olun ki eğer siz isterseniz
her korkuyu yaşamadan geride bırakabilirsiniz. Korkular ve stresler
hayatımız boyunca olacak. Onlara bir kazanç olarak bakarsanız başarıyı
kendinizden göz yaşları ya da kalp yorgunlukları feda etmeden
yakalayabilirsiniz. Şunu unutmayalım ki; her korku ilk önce kendi içimizde
başlar ve ancak kendi içimizde sonlanır. Korkularıyla yaşamayı
bilen ve onlara hakim olan insanlar her şeyden daha büyük bir dünyayı
yönetirler: Kendilerini! |