Şu bir gerçek ki bazen isyan etmek
istedim ama içimden her zaman gelen o ses dur dedi. Sıradan hayallerin
dışında ya da alışkanlıkların yaptığı bazı olguların gölgesinde
hiçbir şeyin beni oluşturmadığını biliyordum. Peki neydi beni ben
yapan? Hayatın hangi çıkmazı beni buraya getiriyor. Ve hangi
yoldayken buralara geliyorum? Her saçmalığın arkasında kendimi görüyorum.
İnanılmaz bir hissin yanlış tavırlarıyla ilgilenmekten ve bunları
içime sindirip hayata devam etmekten sıkıldım. Ama şu da bir gerçek
ki biz hayatın kölelerini oynuyoruz ama inanın hiç iyi rol yapamıyoruz.
Çünkü içimizin sesi her tarafımızı sarmış ve pişmanlığın
suratsızlığını takıyoruz. Saçma... Tek kelimeyle saçma. Ama
yapacak hiçbir şeyin olmayışını zannetmek bize bu sonucu bir
hediyeymiş gibi sunuyor. Bizim yaptığımız ise teşekkür edip onu
almak. Sonra hayatımız boyunca ona sarılıp yardımsal bir duyguyu
ona özgülüyoruz. Bu bizi insan olmanın dışında her şeye itiyor.
Ama basit olan çözümü insan olduğumuzu anladığımızda bulacağız.
Nerde mi? Kendimizde!