Yıllardır yaşıyorsun. Peki hiç kendine
sordun mu, kimin için yaşıyorum diye? Ne için yaşıyorsun? Yaptıkların,
yapacakların kimin için? Neden başarmayı bu kadar çok istiyorsun ya da
neden tanınıp övülmeyi delicesine arzuluyorsun? İçinde neler kopuyor ya da
için sana neleri yaptırıyor? Şimdi sana gerçeği görebileceğin bir
pencereyi göstereceğim. Sen aslında bütün bunları kalıplaşmış bir baskının
altında yapıyorsun. Ne ruhun anlıyor yaptıklarından ne de yok edemediğin
egon tatmin oluyor. Sen sıradanlıkları bırakıp karmaşık hayallere
düşmüşsün. Hep daha fazlasını isterken sahip olduğun en değerli şeyini
kaybetmişsin. Sen hep mükemmel olmalısın. Dışarı çıktığında, başkalarıyla
konuştuğunda hep tanınmalı ve hep içten içe övülmelisin. İtiraf et artık;
sen içindekini tatmin etmekten başka bir şey için yaşamıyorsun. Daha
tanımıyor musun yoksa? Yarattığın sahte benliği tanımıyor musun? O ise
seni çok iyi tanıyor. Öyle ki, sana her şeyi sorgusuz yaptırıyor. Senin
yerine karar veriyor, üzülüyor, üzüyor, şımarıyor ve bitmek bilmez bir
istekle kendini doyuruyor. Oysa sen yaptıklarının hep kendin için olduğunu
düşünüyorsun. Sen aslında kalın parmaklıkların arasında sıkışmışsın.
Yaptığın sadece parmakların içinde pembe bir hayatı görmeye çalışmak. Sen
koskoca bir okyanusun içindeyken, küçücük bir bataklıkla yetinmişsin. Yüce
dağlara ulaşmak varken, tek katlı övgüleri kabullenmişsin. Neden huzurlu
değilsin? Neden içinde hep bir korku var? Neden her şey hep iyi olmuyor?
Çünkü sen içindeki gerçeği gömüp yerine kırık dökük kimliğini
yerleştirdin. Kolay olanı seçtin. Bütününü ve özünü reddettin. Sen sen
olmaya çalışırken aslında en çok uzaklaştığın yer kendin oldun. Sen hiç
bir zaman içindeki gücü göremedin. Hep küçümsedin ya da bıkmadan usanmadan
unuttun. Şimdi ise içinde garip bir sıkıntı var. Anlayamadığın, adını
koyamadığın bir sıkıntı. Ondan artık kurtulmak ve gerçek dünyaya ulaşmak
istiyorsun. Ama yarattığın sahtelik o kadar yapışkan ki seni bırakmıyor.
Yorgunsun... Tek istediğin artık huzur. Yıllardan beri bu kadar
istemiştin. Eğer eminsen, artık içindeki gücü ortaya çıkarmanın vakti
geldi. Sevgiye bulanmanın, kaynağına dönmenin vakti geldi. İçindeki derin
sesi hemen duymayı bekleme. Acı çekmelisin... Hem de çok. Yıllardır
unuttuğunun birden sana ait olacağını mı sandın? Artık bakışlarını
değiştirmelisin. Artık başkaları için değil kendin için davranmalısın.
Kendini içinde özgür bırak. İçindeki güce teslim ol. Bırak hayat
başkalarının kaypak kelimelerinde yürürken sen onları içinin
derinliklerinden izle. Kafandaki zincirleri, kalıpları sil. Sadece
içindeki sese kulak ver. Derinden gelen sese...Bırak her şeyi yapan, her
şeyi söyleyen o olsun. Sen sadece ona izin ver. Ona engel olma yeter.
Kimsenin bakışlarına, övgülerine ihtiyacın yok. Hiç bir kalıbın içine
girmene gerek yok. Sen kendi özüne aitsin. Ona dönmelisin. Artık
paylaşmaya başlamalısın. Sürekli sevgiye aç olmalısın. Sen artık eskisi
gibi olamazsın. Çünkü o sen değilsin. Gözlerine bak. Gözlerinin içine
bak... İçindeki güç sana parlayacaktır! |