Aynaya baktığım zaman sadece yüzüme
bakmıyorum. Bazen öylesine derin şeyler görüyorum ki, kendimden ve
yaşadıklarımdan korkuyorum. Yaşam hiç bir zaman anlayamadığımız
bir hızla ve biçimle akıp gidiyor. Biz ise ortaya getirilen ve hükümleştirilen
kurallarla yaşamaya çalışıyoruz. Peki bizi hayata bağlayan ne?
Neden her zorluktan sonra bile ölümden delicesine korkuyoruz? Neden
bazı şeyleri terk edemiyoruz? Biz farkında olmadan bağlanıyoruz.
Hem de yaşamın en sağlam ipleriyle. Ne hissedersek hissedelim ya da
neye üzülürsek üzülelim, içimizde var olmayı arzulayan bir şey
var. Daima bir şeylere bağlıyız ve bunları hep görmezden
geliyoruz. Oysa ki yaşam bize değerli olan her şeyi sağlıyor. Bizim
tek yaptığımız bağlanmak istediklerimizi çoğu zaman yanlış seçmek.
Eğer sevmeyi düşünüyorsanız, ileride bağlanmayı da düşüneceksiniz.
Ama unutmayın ki bağlanmak bir insanın yapacağı en zor şeydir.
Çünkü, bir parçanız bağlandığınıza aittir. Hep onu düşünür
ve hep onu özlersiniz. Yaptığınız ve yapmak istediğiniz her şeye
onun gözünden bakarsınız. Her kelimenizde ve her soluğunuzda onun
harfleri ve onun heyecanı vardır. Artık siz her şeyinizi feda
edebileceğiniz bir şeyle karşılaşmışsınızdır. Eğer bunu doğru
şeye yaparsanız, işte o zaman hayatın anlamı sizin için bunu
yapamayanlardan çok daha fazla artacaktır. Şunu bilelim ki, bağlılık
sorumluluk ister ve her insan fark etmese de bir şeye veya birine bağlıdır.
Ondan kopması ne kadar zorsa, bağlanması da o kadar
zordur! |