Aşk bir çok insan için ne kadar da
anlamlı ve güzel bir şey. Ama bir de aşkın, onu yaşarken bize göstermediği
ya da bizim göremediğimiz bir yüzü var. O da dengesizlik ve bilinçsizlik.
İnsan bu duyguyu yaşarken çevresinde yeni ve pembe bir dünya yaratır.
Herkesi onun içinde ve huzurunda görmeye başlar. Yapması gerekenleri
ve yaptıklarını birer birer unutur. Ne yaşam onun için bir şey
ifade eder ne de kendisinin idealleri için yaşamaya hali kalır.
Sebepsiz yere sinirlenir, sebepsiz yere ağlar ya da anlamsız bir şekilde
hayata bakar. Bir çok insanın dediklerinin tersine bence aşk insanın
beynini uyuşturan ve ruhuna acı veren bir taşkınlıktır. Belki söylediklerim
abartılı gözüküyor ama aşkın yaşanması yerine sevginin yaşanmasını
tercih etmeliyiz. Gerçeklere, hayata ve yaşananlara saygı duyan ve
arzuları bedenin diktatörü yapmayan sevgiyi her zaman aşka tercih
etmeli ve onu yaşamak için mücadele etmeliyiz. İnsanların aşkı
ilk seferde sevgiye tercih etmelerinin nedeni ise daha kolay ve
isteklerine daha hızlı cevap veren bir duygu olması. İnsan bir görüşte
aşık olabilir ama insan asla bir görüşte sevemez. Şuna inanıyorum
ki insanoğlu her zaman kolay olanı tercih etmiştir. Aşk da böyle
bir şey. Sevgi için yapmamız gereken bir çok şeyi aşk için yapmıyoruz.
Aşk da sorgulamıyoruz, denemiyoruz ya da düşünmüyoruz. Yalnızca
hissediyoruz ya da öyle yaptığımızı sanıyoruz. Halbuki sevmek
insanın her şeyiyle bir olgudur. Aşk ise, yarınları göremeyecek
kadar geçici ve bencildir. O bize her şeyi mutluluğun koynunda
getirir ve hayatın birden bire değiştiğini göstermeye çalışır.
Gerçekte ne hayat değişmiştir ne de mutluluk hiç bir şey yapmadan
elde edilmiştir. Aşk insanın gönüllü olarak acı çekmesidir. Bu
acı insanın sadece bedenindedir ve bir getirisi yoktur. Ama sevgi adım
adım ruhumuza girer ve bizi mutluluğa hiç unutmayacağımız bir
yoldan götürür. Aşk bizi hayatın dolambaçlı yollarında sürüklerken,
sevgi bizi sonsuzluk kapısının önüne getirir. Peki aşık olmamak
insanın elinde mi? Bu gerçekten zor bir soru. Yaşamın bize ne
getireceği ve neleri bizden alacağı belli değil. O yüzden yaşamayı
ilk önce sevmeli ve hayata yenilenen yanından bakmalıyız.
Bedenimizin her gün ısrarla istediği taşkınlıkları ve dayanaksız
duyguları yaşamamalıyız. Severseniz onun için kalbinizde bir yer
hazırlarsınız ve onu sonsuza kadar orada saklarsınız. Sevgi insana
değer katan bir olgu aşk ise, acı veren zalim bir hırsızdır. Yaşama
aşkla değil sevgiyle bağlanın. Çünkü yaşam ne taşkınlığı
anlar ne de bilinçsizliği. Mutluluğu ve huzuru bütün ruhumuzla yaşatan
sevginin bütün insanları kucaklaması dileğiyle... |