www.kebir.net
  "Hayatı derinlerde yaşayanların sitesi"

       Sadece paylaşmak için...


 ANA SAYFA | TÜRKÇE MÜZİK | ŞİİRLER | YAZILAR | DİN ve HAYAT | HİKAYELER | BANA ULAŞIN! | AMACIM 

SEVGİ ARTIK ARKEOLOGLARIN İŞİ!

Beni sevgiyi, arkeologların bulduğu yıllanmış taşların ve yaşamların arasında aramaya iten ümitsizlik de ne? Bunun nedeni herhalde gördüklerim ve hissettiklerim. Artık insanlar yaşamlarında ön sıralara kendi bedenlerini tatmin edici şeyleri koyuyorlar. Sadece kendi çıkarsız ve anlamsız menfaatlerinin ötesine geçmeyen bu alıntıları yaşamlarına katıp sonu çamurlu tepelerden gözüken bir boşluğa doğru kayıp gidiyorlar. Bugün insanların bir çoğu bir şeye inanmadıklarını ve tapmadıklarını söylese de ben buna şiddetle karşı çıkıyorum. O kadar çok sözde ilah var ki, hangi birine saysam bilmiyorum. Maddeye tapanı mı, mevkiye, sahteliğe, güce yoksa kendi gibi insanlara tapanı mı? Sayacak çok ilah var ama sayacağım ve bahsedeceğim pek insan yok! Artık yaşam kendine özgü değerleri insan ve ihtiyaçları yüzünden değiştirmiş ve yerine sahtelikleri içeren bir zemin oturtmuş. İnsanlar sevgiyi çoktan sözlüklerde değiştirmişler ki yeni nesiller de anlamasın ve yaşamasınlar. Ya da yaşadıklarını sanıp sahte dünyalarında oyalanıp dursunlar. Belki de dünyamız insanların bedenlerinin istilasına uğradı. Biz hep farklı türlerden korkuyoruz ama bizi yok edecek olan yine kendi bedenimiz galiba. Çünkü basit ve sonu olan ne varsa bedenimiz doyasıya istiyor ve elde etmek için ruhumuzu çaresizce kullanıyor. Sevgi ise eskilerin anlattığı masallarda alçakgönüllü yaşantısına devam ediyor. Gerçekleri görmeye çalışanlar da onu özlemekten başka bir şey yapamıyor. Bugün veya eskiden de bilmiyorum ama ben kendimi bildim bileli sevgi, ya cüzdanlarda, menfaatlerde, içi boş bakışlarda ve sözlerde, sıradan konuşmalarda, maddeye özenen bedenlerde, soğuk birleşmelerde ve belki de inanmayan ve hissetmeyen yüreklerde yaşıyor. Daha doğrusu yaşatılıyor. Ama bu sevgi mi bilmiyorum... Biz neyi güzel görsek ya da ruhumuzu okşayan ne varsa bizi aldatan bir ağız yerimizden alıp hep hak ettiğimiz karanlığa ve şaşkınlığa doğru götürüyor. Oysa sevgiyi yaşamak öyle güzel ki... Boş bir dünyanın içinde çılgınca bağırmak gibi ya da her anı anlayarak yaşayıp ruhuna kazımak gibi... Biz değerli olan şeyleri tükettikçe, yaşam da bize yaşamamız için sadece değersiz olan sahtelikleri veriyor. Aslında biz neyi hak ettiysek onu yaşamaya mecbur oluyoruz. Çünkü sevgiyi yaşamayı reddeden bir insan, içindeki gerçeği de reddetmiş oluyor.      


Yazan Melih SARIOĞLU

Geri Dön

 


©kebir